KINIK KÖYÜ VE ÇÖMLEKÇİLİK

Merhaba...

Bugün sizlerle Bilecik ilinin Pazaryeri ilçesinin şirin, misafirperver, çömlekleriyle ünlü Kınık Köyü’ne gideceğiz...

En son 2017 yılı son aylarında Bilecik Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü organizasyonuyla Kocaeli Üniversitesi imkanlarıyla, Değirmendere Ali Özbay MYO Seramik, Cam ve Çinicilik Programı öğrencilerim ile ziyaret ettiğim bu köy misafirperver köy halkı, toprak cezvede yapılan kahvesi, “Kınık Çömlekçilik” atölye sahibi ve Kınık Köyü Çömlekçilik ve El Sanatları Dernek Başkanı devlet sanatçısı sayın İsmail Tekin’in öğrencilerimize atölyesinin tüm imkanlarını sunması ve köy meydanında bulunan hayran kaldığımız Türkiye’nin tek parça en büyük küpü ile artık vazgeçilmezlerimizden olmuştur.

Kınık köyü ve çömlekçilik 134 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Köyün neredeyse tamamı çömlekçilikten ekmek yemektedir. Bu mesleği ise Bulgaristan’dan göç ederek Kınık’a yerleşen Şakir Türk isimli çömlekçi ustasından öğrenmişlerdir. Zaman geçtikçe köylüler çömlekçiliği kendilerine meslek edinmişlerdir.

Yaptığımız gezide Kınık Köyü Çömlekçilik ve El Sanatları Dernek Başkanı sayın İsmail Tekin’den aldığım bilgilere göre 1885 yılında tek bir tane olan atölye (ocak) sayısı 90’lı yıllarda 45’e kadar yükselmiş, günümüzde ise el ile şekillendirme yapan atölye sayısı 10’a, pres ile şekillendirme yapan atölye sayısı 5’e düşmüştür. Atölyeler bu köyde evlerin girişine kurulmuştur...

Köydeki evlerin arka taraflarına baktığınızda geniş avlular, odunlu pişirimin yapıldığı fırınlar, yapılan çömlekleri kurutmak için bahçeye yerleştirilen raflar görürsünüz.

Çömlekçiliğin ilk yapıldığı yıllarda Kınık çamurundan saksı, “boduk” veya “bocuk” adı verilen testiler bol miktarda yapılıyordu. Günümüzde ise sipariş üzerine çalışılıyor ve her türlü mutfak ekipmanları (tabaklar, kaseler, bardaklar, neskafe ve kahve fincanları, tencere, çaydanlık, cezve vb. ) süs ve hediyelik eşyalarının yapımı yaygındır.

Kınık köyünün meydanında bulunan kahvede oturup, hacı Necmi Ceyhan beyin toprak cezvede pişirilen kahvesini içerseniz zaten fırsat buldukça Kınık köyüne kaçmanız için bir nedeniniz olmuş olur...

Eğer kalabalık bir grupla gitmişseniz Hacı Necmi bey tüm kahveleri sade olarak getirir, yanındaki lokumlarla ve toprak cezvede pişirilmesinin etkisi ile tadı damağınızda kalır.

Kınık’a has toprak köye 1 km. Uzaklıktan getirilir, vakum presten geçirilir, yerde sistematik olarak ayak ile çiğnenir, sonra el ile yoğurularak topaç adı verilen istenilen büyüklükte parçalara ayrılır ve çömlekçi çarkında şekillendirilir. İsterseniz Kınık çamurunu bu köyden kullanıma hazır halde de temin edebilirsiniz...

Ürünlere astar uygulanacak ise deri sertliğinde iken astar uygulanır, kurutma sonrası ürünler odunlu veya elektrikli fırınlarda pişirilir. Sırlanmamış haldeki bu ürünler bisküvi olarak adlandırılır. İsteğe bağlı olarak sırlama ve sır pişirimi gerçekleştirilir (Sır: Çömleğin üzerindeki camsı tabaka). Odunlu fırınlar 12-14 saat süre ile sürekli yanmaktadır.

Bu köyde el ile şekillendirme yapan atölye çalışanları genellikle aile bireylerinden oluşmaktadır. Pres ile üretim yapan atölye çalışanları ise genellikle çevre ilçeler ve Pazaryeri ilçesinden gelmektedir.

Seramik bölümü öğrencileri için staj imkanının da bulunduğu bu köy de pansiyonlar ve misafirhane de mevcuttur.

Köyün meydanında Türkiye’nin en büyük tek parça küpü bulunmaktadır. Şimdi sizlere biraz da bu küpün ortaya çıkışından ve özelliklerinden bahsetmek istiyorum.

Küp, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğr.Gör.Ergün Arda’nın Lüleburgaz’da katıldığı bir Taş Heykel Sempozyumu’nda Kınık köylü Selim Çolak usta ile sohbeti esnasında ortaya çıkmıştır. Ergün Arda, Kınık köylü ustaya büyük tek parça bir küp yapmak istediğini söylemiş ve ustanın Kınık köyünde bunu yapsan olmaz mı? demesi üzerine, Ergün hoca da 1990 yılında 1 ay Kınık köyünde staj yaptığı, o esnada köy halkından çok katkı görmesi ve bu köyde güzel anılar biriktirmesi nedeniyle Kınık köyünde bu küpü yapmıştır. Küpün yapımı 2012 yılı Temmuz ayında 9. Kınık Köyü Çömlekçilik Festivali kapsamında gerçekleşmiştir.

Öğr.Gör.Ergün Arda, Kınık Köyünden İsmail Tekin, Nazif Demir, Selim Çolak usta, İsmail Korkut, ÇOMÜ GSF Seramik Bölümü öğrencisi Ümit Çolak ve Ergün hocanın bazı öğrencileri küpün şekillendirilmesi ve pişirilmesinde görev almıştır. Bunun dışında köy halkı taşıma, malzeme ve proje desteğinde bulunmuştur. Küpün yapımında 3 ton çamur kullanılmış, 14 gün süre ile günde 12 saat çalışılarak küp tamamlanmıştır. Küp 2 ay kurutulmuş ve küpün etrafına fırın duvarı tuğladan örülmüş ve etrafına bir odunlu fırın inşa edilmiştir. Yakıt olarak ta odun kullanılmıştır. 2 gün fırında kurutma yapılmış ve 3. Gün pişirim gerçekleşmiştir. Pişirim için 2 ton odun kullanılmıştır.

Sizler de bu küpü çok merak ettiniz değil mi? Küpün pişmeden önceki boyutları : yüksekliği 330 cm, gövde genişliği 175 cm.dir. Pişme sonrasında %10-12 gibi bir boyutlarda küçülme meydana gelmektedir.

Bu arada 2019 yılında bu küpün yanına bir tane daha yapılacağı ve bunun bir de sırlanacağı haberini Ergün hocamdan almış bulunmaktayım.

Dinlenmek için de sessiz, sakin bir yer olan Kınık köyünü ziyaret etmenizi önerir, ülkemize kazandırılan bu önemli eserin yapımında emeği geçen herkese seramik tutkunu biri olarak teşekkürlerimi sunarım...

Önümüzdeki hafta başka bir yerde buluşmak dileği ile...

Sevgiyle Kalın....

https://www.bugunkocaeli.com.tr/makale/1490078/nermin-demirkol/kinik-koyu-ve-comlekcilik